Türkiye’de askerlik sorunu milyonlarca insanın başını ağrıtmaya devam ederken nihayet yeni “bedelli mevsimi” de geldi çattı.
Ne alaka, diye sormayın. Son bedelli askerlik kampanyasının üzerinden 3 yıl geçti neredeyse.
Hatırlanacağı üzere Cumhuriyet tarihinin 30.000 TL’lik dördüncü bedelli kampanyası 2011 yılında uygulanmış, sonuncusu ise 18.000 TL’lik bedelle 2014 yılında hayata geçmişti.
Bu iş için örgütlenmiş kişiler -dernek ve platformlar- sosyal medya üzerinden seslerini duyuruyor, siyasetçilere ve bürokratlara baskıyı arttırıyorlar.
Bedelli Askerlik Derneği var. Bedelli Askerlik Platformu var.
Bu platformun internet sitesine baktığınızda; yayınladıkları videoları izlediğinizde, platform başkanının demeçlerini dinlediğinizde ve bedelli askerlik talep edenlerin tezlerine kulak verdiğinizde üzülmemeniz elde değil.
Bir haksızlığa karşı çıkmak için iyi niyetin yeterli olmadığı, ilave olarak, “herkes için adalet” diyebilecek bir yaklaşım gerektiği gerçeği kendini derhal gösteriyor.
Bedelli askerlik, adil olmayan, geçici bir çözüm. Bu çok açık.
Hükümetler, askerlik denilen dayatma ve angaryayı ortadan kaldırmıyorlar. Sorunu, hak temelli olarak değil, siyasi ve ekonomik rant temelli olarak “çözüyorlar”. Kalıcı olarak değil geçici olarak. Herkes için değil parası olanlar için.
Bedelli askerlik talepleri, yurttaşların eşitliğini ve adalet ilkesini gözetmediği sürece eksik ve aksak kalmaya, hazin bir ‘olmamış’lığa mahkûmdur.
Bu, kendine müslümanlıktır. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın, altta kalanın canı çıksın, mantığının yansımasıdır.
Bedelli Askerlik Platformu, internet sitesinde temel amaçlarını açıkladığı metinde “profesyonel orduya geçisin önemi”ne vurgu yapıyor.
Zorunlu askerliğin kaldırılması gerektiğini açıkça ifade etmeleri gerekmez mi? Hiç değilse vicdani reddi bir hak olarak tanımaları gerekmez mi?
Sadece maddi gücü yerinde olan bir kısım insan için geçici bir çözüme razı geleceklerine, herkes için adil bir çözümde sebat etmeleri gerekmez mi?
Sorun yanlış yerde tartışılıp haksız bir şekilde çözülmeye çalışılıyor. Her “bedelli mevsimi” aldandı bu millet. Bu defa aldanmayalım. Çarık çürük, sözde bir çözüme tav olmayalım.
Bedelli askerlik değil zorunlu askerlik tartışılmalı ve kaldırılmalı.
Amerika, İngiltere, Hollanda, İtalya, Polonya, Fransa, İspanya, Portekiz gibi pek çok ülkede askerlik zorunlu değil, profesyonel.
Kışlalara er yığmakla, doldur boşalt’la bir ordunun güçlü olacağına kimse inanmıyor herhalde. Adı geçen ülkelerin bu işleri bilmediğini mi iddia edeceğiz?
Ama Türkiye’de mesele başka…
En meşru hak talepleri baskılanırken, mağduriyetlerden gelir elde edilme yoluna gidiliyor. Bedelli askerlik, bu.
Bu adaletsiz çark döndürülürken haktan ve hukuktan konuşması gereken ağızlara “vatanseverlik-vatan hainliği” tartışmaları çalınıyor.
Cahiller bu sakızı çiğneye dursun, o toz duman arasında zulüm devam ediyor.
Altta kalanın canı çıkarken üstte kalan, yeni bedelli mevsimini kolluyor. Bir fırsat çıksa da yırtsak, diye.
Böyle bir ortamda neyi konuşacağız: Adaleti mi yoksa Kalkınmayı mı?