https://www.dunyabizim.com/kitap/cocuk-edebiyatinin-puf-noktalari-bu-kitapta-h41481.html
Çocuklar İçin Yazmak, çocuk edebiyatına kırk yılını vermiş, bu alanda yetmiş kitap üretmiş başarılı bir yazarın, Fatih Erdoğan‘ın engin tecrübesinden süzülüp gelen bir kılavuz kitap.
Adına yazmak denen, bir yandan ağır işçilik gerektirirken bir yandan büyüleyen eyleme dair sayısız kitap yazılmıştır. Fatih Erdoğan’ın kitabını bizim için özel kılan, çocuklar için yazmaya odaklanması ve Türkçe edebiyat içinden yeşermiş olması.
Kitap Türkiye’de çocuk edebiyatı yayıncılığının yok hükmündeki zamanlarından büyük bir sıçramanın yaşandığı günümüze uzanan bir değişim ve dönüşümün hikayesi olarak da okunabilir pekala. Her ne kadar bir sıçramadan bahsediyorsak da, işin doğası gereği kabul etmeli ki nitelik niceliğin arkasından gelir, hızla veya ağır aksak.
Bugün halen çocuklar için yazmanın çocuk oyuncağı, basit bir iş olarak görüldüğüne şahitlik edebiliriz. Aynı şekilde, kendi hayatlarında okumaya yer olmayan anne babaların, çocuklarını okumaya teşvik ederken üzerlerine düşeni yaptıkları zannına kapıldıklarına…
Zanna kapılmak demişken… Bir sanata yelken açarken ne çok insan zanna kapılmıştır. Sanatın çekiciliği burada olsa gerek. Bir sanat eseriyle, mesela Sait Faik’in bir öyküsüyle, Mustafa Kutlu’nun bir hikayesiyle karşılaşırız ve şöyle deriz: ” Ne var yahu bunda, bunu ben de yazarım!”
Neden olmasın? “İlgi, yetenek, bilgi ve donanım” sahibi olursan, yıllarca sabırla emek verirsen, sen de yazabilirsin, sen de yapabilirsin. Kaliteli bir eser sadedir ve işte öyle basit görünür!
Çocuklar için yazmak, yazar olmanın kolay yolu olarak görülebilir, evet. Ucuzluktan alınan yazarlık çok okunurluk ve satarlık getirebilir fakat ya yarına kalmak, her zaman okunabilir olmak? Kitapta bu işin püf noktaları aktarılıyor.
Çocuk edebiyatının kendine has temel meseleleri var: Yaş Grupları, mesaj, argo, şiddet ve korku gibi. Yazar için de yayıncı için de bu meseleler klişelere değil pedagojiye dayalı olarak bir şekilde çözüme kavuşturulmalı, bir yaklaşıma sahibi olunmalı. Aksi halde savrulmak hatta duvara toslamak benzeri yol kazalarına kurban gidilmesi muhtemeldir.
Çocuklar için yazanları bekleyen gizli tehlikelerden biri de yazarın yanı sıra “öğretmen” gibi algılanmak. Çocuk kitapları yardımcı ders kitabı olarak görüldüğünde, anne babalar, hatta öğretmenler çocuk kitaplarına o gözle baktığında, ister istemez yazara da farklı bir rol biçmiş oluyorlar. Yazar bu girdaba kapıldığında, saf edebiyattan sarfınazar edip ders verme kulvarına sokulduğunda, kaybedenler kulübüne üyedir artık. Yazarın odası öğretmenler odası veya müdür odası değildir.
Fatih Erdoğan çocuklar için yazacak genç “mestektaş”ların elinden tutuyor ve ilk hevesten imza gününe, yol boyunca kendilerine eşlik ediyor. Eğlenceli bir dille tecrübelerini gözler önüne seriyor, tavsiyeler devşiriyor.
Yazarlığın Ekonomisi, Kendi Kitabını Yayımlamak, Yayımlanmanın 20 Altın Kuralı, İmza Günleri Ve Okul Etkinlikleri ve Başka Dillerde Yayımlanmak gibi ayrı başlıklar altında işliyor konuyu. Okurunun başarılı olmasını ve nitelikli eseler ortaya koymasını samimiyetle isteyen bir yol arkadaşı olarak, aynı hizadan konuşuyor.
Yolun başında hatta ortasındakiler iyi bir arkadaş, hatta dost edinmek istiyorlarsa buyursunlar.