Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881) dünyanın en iyi romanını yazmış kişidir.
Bana göre Karamazov Kardeşler ayarında bir roman daha yazılabilmişse bile (ben inanmıyorum) daha iyisinin yazılabildiğini sanmıyorum.
Budala, Suç ve Ceza, Yeraltından Notlar, Kumarbaz ve Ölüler Evinden Anılar adlı kitaplar da yazarın üst düzey eserleridir.
Metinleri dünyanın dört bir yanında milyonlarca okuru sarsmaya devam eden, pek çok sanatçıya ilham veren Dostoyevski’nin sıkıntı ve gizem yüklü hayatı “tanıştığımızdan” beri ilgimi çekmiştir. Bu yüzden eşi tarafından kaleme alınan Dostoyevski’nin Hatıraları’nı okumak benim için kaçınılmazdı.
Anna Grigoryevna Dostoyevski (1846 – 1918) Fyodor Mihayloviç Dostoyevski’nin ikinci eşi. Büyük yazarın hayatını anlatırken sözü ölüm’e getirmeyi geciktirmek ne mümkün!
Annesi erken yaşta, Dostoyevski henüz 16 yaşındayken öldü. İlk eşi ile kardeşinin ölümleri de birbirine çok yakın tarihlere denk gelir. Dostoyevski’nin çocukları ikinci eşi Anna ile evlilikleri sonucu dünyaya geldiler. Dört çocuktan ikisi kısacık hayatların sahibi olarak öldüler. Diğer ölümler gibi babasının ölümü (kendisine bağlı çalışan çiftçiler tarafından öldürülmesi) de büyük yazarı derinden etkilemiştir.
Dostoyevski, ikinci eşi olacak kadınla tanıştığında 45 yaşındaydı. Anna, liseyi bitirmek üzere olan 20 yaşında, Dostoyevski’yi kitaplarından ve uzaktan seven bir okurdu. Çalışmalarını kâğıda aktarmak üzere büyük yazarın yanında işe başlamasıyla hayatları kesişti.
“Babamın sevdiği bir yazar olduğundan, Dostoyevski adına çocukluğumdan beri aşinaydım. Ben de şahsen eselerlerinin hayranıydım. Ölüler Evinden Anılar’ı gözyaşları içinde okumuştum. Bir yazarla tanışmak ve aynı zamanda çalışmalarında ona yardımcı olmak düşüncesi beni oldukça heyecanlandırmış, sevindirmişti.” (s.32)
Anna ile Dostoyevski birbirlerini çok sevdiler ve kısa bir süre sonra da evlendiler. Dostoyevski ölene dek, çalkantılı geçen 14 yıl boyunca birlikteydiler.
Anna, yazarın hayatına şahit olduğu gibi Kumarbaz, Suç ve Ceza (2. Cilt), Budala, Ebedi Koca, Cinler, Delikanlı ve Karamazov Kardeşler’in yazılışına da şahitlik etmiş, en yakını, hayat arkadaşıdır. Kendi ifadesiyle, “eserlerini yazarın ağzından duyan ilk kişidir.” Birçok yazar eşi gibi kitapların ilk okuru ve eleştirmenidir.
Dostoyevski’nin Hatıraları dünyaca ünlü “edebiyat ustası” yazarın dünyasını anlamak isteyen okuru kurmaca metinlerin ardına, kamera arkasına, gerçeklerin ara sokaklarına çağırıyor.
Burada, büyük yazarın iyi bir insan, baba ve koca, samimi bir hristiyan olduğunun resimleri ile karşılaşılıyor ilkin.
Arka fonda varlığını her daim ciddi biçimde hissettiren, yazarlığının şiiri diye nitelendirebileceğimiz bir yoksulluk mevcut. Parasızlık ve içinde yüzülen borçlar… Istırap dolu yıllar…
Dört yıl süren, yer yer sürgün gibi geçen yurt dışı (Dresden, Baden Baden, Cenova, Milan, Florensa, Venedik, Prag) günleri…
Yazarın yaşadığı yerler, akraba ilişkileri, düşünceleri, karakterinin kalbinde atan sara krizleri…
Kıskançlıklar, iftiralar ve dedikodularla, hırs ve egoların çarpıştığı, insanların yıpratıldığı, Türkiye için de tanıdık gelecek, edebi az edebiyat ortamları, çapsız ve kötü niyetli eleştirmenler ve sinir bozucu tipler…
“Bütün edebiyat hayatı boyunca sadece okur kitlesi ona sadık davranmıştı. Belinski, Dubrolyubov ve Burenin dışında, dönemin eleştirmenlerinden onun yeteneğini takdir eden, neredeyse yok gibiydi: ya onu görmezden geldiler ya da ona düşmanca davrandılar. Dostoyevski’nin ölümü üzerinden otuz beş yıl geçtikten sonra bile eleştirmenlerin yazdıklarını okumak insana tuhaf geliyor; hükümlerinde son derece sathi, basit ve zavallı; buna mukabil düşmanlıklarında ise son derece yamanlar.” (s.290)
Dostoyevski’nin cenaze töreni sırasında eşinin eline bir mektup ulaşır. Ulaştıran, Maliye Bakanlığı’ndan bir müsteşardır. Mektupta, Rus edebiyatına yaptığı hizmetlerden dolayı Dostoyevski’nin eşi ve çocuklarının Çar tarafından yıllık iki bin ruble maaşa bağlandığı bildirilmiştir.
Dostoyevski en büyüğü olacağına inandığı eseri “Büyük Bir Günahkârın Hayatı”nı tamamlayamadan hayata gözlerini yummuştur.
Hatıraların 12. Bölümü “Dostoyevski’nin Ölümünden Sonra”sına yer vermekte. Bu bölümde Anna ile dünyaları yazan büyük yazar Tolstoy’un karşılaşmaları, Dostoyevski hakkında konuşmaları ile Anna’nın kocasına iftira atan bir yazara cevabı yer yer almakta.
Dostoyevski’nin Hatıraları insan kitap tarafından yayınlandı. Çeviren Kenan Durdu. Çevirinin hakkının verildiğini pekâlâ söyleyebiliriz. 500 sayfalık kitabı, kitabın kapak tasarımını ve sarı, ince yumuşacık kâğıdını siz de seveceksiniz. Güzel bir iş çıkmış ortaya. Tek kusur, son okuma hakkında. İki kişinin son okumasını yaptığı kitapta okuru rahatsız edecek düzeyde yazım hatası var. İlk baskı Mayıs 2016 tarihine ait. Ramazandaki kitap fuarı için aceleye getirilmiş olmalı.