“Beşer zulmeder, kader adalet eder”

Geçen gün Adalet Bakanlığı’ndan bir evrak geldi. Böylesini ilk kez gördüm.

Hakkımda soruşturma izni verilmeden önce “savunmamın alınması” anlamına gelmemekle birlikte, dilersem, “beyanda bulunan” sıfatıyla açıklamalarımı ilgili dosyaya ekleyebileceğim bildiriliyordu.

Arka sayfada CİMER’e (Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi) yapılmış bir şikayet dilekçesi, onun da arkasında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nca düzenlenmiş, müşteki’ye ait ifade tutanağı yer alıyordu.

Şikayette bulunan kişi İstanbul Barosu tarafından adli yardım ile kendisi için avukat olarak görevlendirildiğim bir kadın. “Lütfen Sayın Cumhurbaşkanım, mağdur edilmek istemiyorum, bana yardım edin” diyor.

Boşanma davası devam ederken avukatı (yani ben) adliye içinde eski eşinden para almışım, bunu gözleriyle görmüş, ablası da bu duruma şahit olmuş. Çekişmeli boşanmayı anlaşmalı boşanmaya çevirmişim ve aldığım “rüşvet” neticesi onu mağdur etmişim.

(Ne “adi” bir insanmışım ben!)

Bu yaptığım yetmezmiş gibi “haksız iken haklı” duruma geçmişim. Onu mahkemeye vermişim. Bugüne kadarki temiz siciline sabıka işletilmiş. Temizlikçiymiş. Bir yıldır işsizmiş. Kirası 1.250 TL imiş. Avukatken avukat tutmuşum. 4000 TL artı mahkeme masrafı çıkmış kendisine.

Biraz karışık mı oldu? Kısa ve öz biçimde anlatayım neler olduğunu.

Boşanma davası bitti, dosya kapandı, aradan epey bir zaman geçti. O kadar ki ben müvekkilin adını bile silmişim telefonumdan. Bir akşam beni aradı ve adeta “saydırmaya” başladı. Ne olduğunu anlamam için bir dakika geçmesi gerekti. Bana iftira atıyor, hakaret üstüne hakaret ediyor ne var ki, bir an olsun susup dinlemeye yanaşmıyordu. O hızla telefonu da suratıma kapattı. Acayip rahatsız oldum. Peşine hemen aradım, bu yaptığının çok ayıp olduğunu, iftira ettiğini söyledim ama yine ve daha ağır laflar işittim.

15-20 dakika gibi bir süre sonra, “sinirliydi, siniri geçmiştir, sağlıklı düşünüp benden özür diler”, diye umarak kendisine bir mesaj attım. Özür dilemesini istedim, aksi halde hakkımı helal etmeyeceğimi belirttim.

Ne mi yaptı bu “mazlum” ablamız? Kahvehane köşelerinde pis pis konuşan erkekler gibi küfür mesajları ile beni tersledi.

Aradan 3 yıl geçti, beni ağır ceza mahkemesinde yargılatmak, hiç değilse rahatsız etmek için küf tutmuş iftirasını ısıtarak CİMER’e yazıyor, Cumhurbaşkanından “yardım” dileniyor. Ben bir kamu kurumunda çalışıyor olsam, onun da elinde bir imkan olsa, puslu bir olağanüstü hal vakti beni -mesela- fetöcü diye KHK ile işten attırır. Yapar bunu ve “ben vatanseverim” diye de ortalıkta gezinir üstelik.

Bir “intikam” hikayesi olarak anlatmıyorum bunları lakin mazlumken zalim olanlara tahammül edemiyorum. Hele de zulmünde istikrar sahibiyse.

Solda, bir “işçi sınıfı” hülyası vardır, dünyayı işçi sınıfı kurtaracaktır, onlardan medet ummak gerek’tir. Allah akıl fikir versin.

İslami camiada da “mazlumun yanında olmak” diye bir dava var. Dünyayı mazlumlar kurtarmayacak, eyvallah, kim olursa olsun zalime karşı mazlumdan yana olalım, tamam. Lakin unutmayalım ki mazlumlar arasında öyleleri var ki potansiyel zalim adayı olarak podyuma çıkmaya can atıyorlar. Sayıları az, oranları düşük değil üstelik.

İki satır dilekçe ile müfteri abla hakkında suç duyurusunda bulundum. Savcıya gidip cep telefonumu uzattım, mesajları gösterdim, tutanak altına aldı. İstanbul’dan ayrılmak üzereydim, dosyayı takip etmesini meslektaş arkadaşımdan rica ettim.

Yargılama sonucu hakaret suçu işlediğinden ötürü 7 ay hapis cezası verilip Hükmün Açıklanması Geri Bırakıldı. Bu arada, davayı kaybettiği için avukatıma asgari ücret tarifesi uyarınca 4000 TL ödemeye de mahkum edildi.

Bu ceza neye yaradı? Ona, insanlara iftira atmaması gerektiğini öğretti mi?

Not: Böyle saçma sapan konuları değil ama bilhassa toplumu ilgilendiren ciddi hukuksuzlukları, hak ihlallerini CİMER gibi büyük-küçük şikayet mekanizmalarını kullanarak ortadan kaldırmaya, hiç değilse bir süreliğine azaltmaya katkı sağlanabilir. O iftira, şikayet diye benim önüme kadar geliyorsa, haksızlıkları-hukuksuzlukları gidermek için, “bir taş at” mahiyetinde yapılan “itirazlar”, hak talepleri bir yerlere ulaşır, anlam ifade eder inşallah. İyilik yap, denize at, misali. Balık bilmezse Halik bilir.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s